Kapadokya, (Pers dilinde Katpatuk; “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelir). Bölge 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır.
İnsan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler'in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hrıstiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler bölgeyi putperestlerin zulmünden kaçan Hıristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiştir.
Kapadokya'ya gitmeden önce gördüğüm fotoğraflardan izlediğim çekimlerden az çok neler görebileceğimi tahmin edebiliyordum ama anladım ki bazen gördüğümüzün bile yarısına inanmak gerekiyormuş...
Oraya vardığımızda bir anda bambaşka bir gezegende gibi hissettim kendimi bir anda Türkiye sınırlarından çıkmış ve hiç bilmediğim bir yerde yolculuk yapıyormuş gibiydim... Uyku beni teslim almaya çalışırken yol boyu etrafı izlemekten kapanmadı gözlerim otobüsteki herkezin elinde makine durmadan fotoğraf çekip birbirlerine gördükleri yerleri gösteriyor bir yandanda uyuyan insanlar yavaş yavaş toparlanıyordu...
Tüm gün değişik bölgelerde durup fotoğraf çekerek ve bölgeyi geşfederek geçirdik peri bacaları , güvercin vadisi , ercies dağı gibi bir çok yer var bunların içinde.. akşamın geç saatleriydi otele geldiğimizde yemeklerimizi yedikten sonra güzel bir uyku için odalara dağıldık...
2. gün yeraltı şehirleri , kiliseler , şarap mahzenleri ve değişik müzeleri gördük. Hepsi birbirinden güzel ve görülmeye değerdi, akşam türk gecesinde içimizden geldiğince eylenip otele doğru yeniden yol aldık..
3. gün hasan keyf , asmalı konak , el sanatları ve Narlıkuyu Krater Gölü gibi bir çok yeri ziyaret ederek yola çıktık.istanbula vardığımızda hepimizin aklındaki plan aynıydı ilk fırsatta buralara tekrar gelerek tadını çıkartarak uzun bir tatil yapmak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder